Bazen insan, kalabalığın ortasında bir an durup etrafına bakıyor. Kimisi geçim telaşında, kimisi şan ve şöhretin peşinde, kimisi de dünyalık küçük mutlulukların sarhoşluğunda… Herkes bir şeylerin peşinden koşuyor ama kimse aslında en büyük hakikatin; ölümün sessizce yanı başımızda durduğunu fark etmiyor.
Daha dün selamlaştığımız, yanımızdan gülümseyerek geçen bir insanı ertesi gün ya mezar toprağında ya da hastane odasında görüyoruz. Bir anlık farkındalıkla içimiz sızlıyor, yüreğimiz burkuluyor. Fakat çok geçmeden o sızı da kayboluyor, yine aynı gaflete dönüyoruz. Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz.
Oysa bu dünya bir misafirhane, gelip geçici bir yolculuk… Asıl hayat, ölümle başlayan hayattır. Ve bize sorulacak tek soru şudur:
Ahiretin için ne hazırladın?
Bugün kimi daha çok para kazanmanın, kimi daha çok tüketmenin peşinde. Soframızda çeşit çeşit nimetler taşarken, yan komşumuzun aç olduğunu umursamıyoruz. Bir lokmayı paylaşmayı küçüklük sayıyoruz. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”
Anne babasının kıymetini bilmeyen evlat, evladının kıymetini görmeyen anne baba… Hepimiz aslında bir imtihanın içindeyiz. Ve bir gün herkesin sınav kağıdı kapanacak. O gün geldiğinde “keşke” deme hakkımız olmayacak.
İnsan kaybetmeden kıymet bilmiyor. Oysa ölüm randevu ile gelmiyor. Ne gençliğe, ne sağlığa, ne de zenginliğe bakıyor. Bir gün varız, bir gün yokuz.
Bazıları şöyle diyor: “Boş ver be, bu dünyada yaşayabildiğin kadar yaşa.”
Peki sonrası? Eğer cennet ile cehennemin hakikatini tüm çıplaklığıyla görebilseydik, böyle bir söz söylemeye utanırdık. Çünkü ölüm geldiğinde şanımız, şöhretimiz, malımız, dostlarımız değil; sadece amel defterimiz bizimle olacak.
Sevgili okuyucu, şimdi kendimize şu soruları sormanın tam zamanı:
- Bugün ölsem, Rabbimin huzuruna hangi yüzle çıkarım?
- Hazırlığım var mı?
- Yanıma pişmanlık mı götürürüm, yoksa secdelerle dolu bir ömrün huzurunu mu?
Unutmayalım ki dünya, uzun sandığımız ama aslında bir nefeslik bir yolculuk. Bizden geriye kalan ne makam ne şöhret, ne mal ne de para… Bizden geriye kalan sadece iyiliklerimiz, dualarımız ve bıraktığımız güzel izler olacak.
Gelin, birbirimize kıymet verelim. Paylaşalım. Affedelim. Merhamet edelim. Sevgiyi büyütelim. Çünkü bu dünya fani ama yaptıklarımız baki…
Son söz: Bugün değilse ne zaman? Ölüme hazır mısın?
Yorumlar 1
Kalan Karakter: