Hayat iman etmek veya inkar edip karşı çıkmaktan ibarettir. 

Allah’a hakkıyla iman ederek teslim olan kurtuldu, inkar eden veya inanmakla beraber herhangi bir nesneyi şirk koşan zelil oldu, yok oldu.

Şirk koşmak, küfretmek veya nifak bataklığında yüzmek Allah katında bağışlanması mümkün olmayan yegane günahtır. “Şüphesiz inkar edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.” (Nisa/168) 

Bir başka ayeti kerimede: “Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisa/116) 

İmanı sağlam temeller üzerinde şekillendirenler kurtuldular. Bu müjdeyi veren Yüce Allah: “Şüphesiz ki Allah iman edip salih amellerde bulunanları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar.” (Hacc/23) İmanı sağlama almanın yolu ayet ve hadislerle sürekli beslemeye çalışmakla mümkündür. Siz durduğunuz zaman iman da herhangi bir gelişme göstermeden yerinde durur. Doğru beslenen iman, huzur ve mutluluğa sebebiyet vereceği gibi yanlış iş ve işlemlerle beslenen iman günün birinde söner ve karanlıklarda bırakır sahibini. İmanın yerleşmediği bir gönülde huzur ve yaşam mutluluğunu aramak beyhudedir.

Mü’minler: “Sadece benden korkun.” (Bakara/40) ayeti gereği Allah’tan gelen bir korku içinde hayatlarını idame ettirmeye çalışırlar. Ömür boyu yapacakları iş ve işlemleri haşyet içinde sürdürürler. Ancak şu müjdeyi de hiçbir zaman es geçemezler: “Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.” (Nisa/31)

Dünya hayatında imanın gereklerini yerine getirebilmek için evvela insanın sağlık, sıhhat ve afiyete ihtiyacı vardır. Her sağlıklı insanın huzura erdiğini veya elindekilerle mutlu olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Ancak her iman sahibi insanın mutlu olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü huzur ve mutluluğun ana kaynağı imandır, itminandır. İnanan her türlü dertten ve kederden emin olur. İmana eremeyen insanların huzura ermek için akıntıya kürek çektiklerine hep beraber şahit olmaktayız. Ya da huzuru farklı platformlarda aramakla tüketiyorlar koskoca bir ömrü. 

İnsanı sevk ve idare eden asıl etmen düşüncedir. Kötü düşünce insanı kötü bir yola, doğru düşünce de insanı doğru ve güvenilir bir yola sevk eder. Vücudu mikroplardan arındırmakla zinde tutulması gerektiği gibi düşüncelerin de şirkten, nifaktan ve küfürden arındırmakla arı ve duru tutmak her iman sahibi insanın yapması gereken öncelikli görevidir.

Dünya hayatında karşılaştığımız bazı sıkıntılara katlanıyor olmamızın yegane sebebi ahirette hesabın görüleceğine olan inancımızdır. “(Lokman, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.” (Lokman/16) Bu vesileyle biz Mü’minler: “Ahirete de kesin olarak inanırlar.” (Bakara/4) ayeti mucibince tüm ğayb alemine dair şeyleri gözlerimizle görmüyor olsak da şeksiz ve şüphesiz iman ederek kabul ederiz.