.

Her şey 7 Ekim’le başladı. Her şey 7 Ekim’le anlaşıldı. Maskeler 7 Ekim’de düştü. 7 Ekim’de tanındı dost-düşman. Hak ile batıl 7 Ekim’de biraz daha netleşti, biraz daha berraklaştı. Suyun altını kirleten hemen her pislik 7 Ekim’le su yüzeyine çıkmaya başladı. 7 Ekim’de saflar daha da sıklaştı. Müslüman'ın Müslüman'dan başka dostunun olmadığı, Müslümanlardan görünen Münafıkların aslında Müslüman olmadıkları da 7 Ekim’de bir kez daha anlaşılmış oldu. Adeta bir Milat oldu 7 Ekim. Hatta 7 Ekim, İslam Dininin Müslümanlarca anlaşılmaya başlandığı tarih olduğunu da söyleyebiliriz.

İslam bir bütündür. İnancıyla, ibadetleriyle, emirleriyle ve yasaklarıyla tamdır, mükemmeldir, kusursuzdur, hatasızdır. Eksiklik kabul etmediği gibi fazlalığı da barındırmaz bünyesinde. Çünkü Yüce Dinimiz; çerçevesi Kur’an ile çizilmiş, sünnet ile doldurulmuş bir dindir. Sondur ve mükemmeldir. Beşeri ve tahrif edilmiş dinler ile kıyası kabul etmeyecek kadar da ulvidir. İslam müntesiplerinden başka hiç kimseye nasip olmayan bir konu ve bir konumdur bu.

Ulvi ibadetlerden biri olan cihad gibi bir konuyu yok sayarsanız, dinde yeri yokmuş gibi davranırsanız, başkasına farzmış gibi bir anlayışa sahipseniz şimdiki gibi darmadağın olursunuz. Gazze’ye yardıma bile gidemezsiniz. Çokluğunuz bir hiç olur. Gazze’nin adını bile ağzınıza alamazsınız çoğu zaman. Gazze ile ilgili konulara dahi değinemezsiniz, bu konuda kalem bile oynatamazsınız. “Vehn” denizinde boğulur gidersiniz.

Dünya Müslümanlarının tamamını tek çatı etrafında birleştiren bir Halife’nin yanında toparlanır, İslam ahkamıyla hareket ederseniz; bir ve beraber olur tüm dünyaya meydan okuyabilecek konuma ve şerefe ulaşabilirsiniz. Hatta hepsini dize de getirebilirsiniz. 

İslam aleminin şu anki halipürmelali güçsüzlüğünden kaynaklanmıyor; dağılmışlığından, parçalanmışlığından, başına buyruk hareket ediyor oluşundan, Avrupa menşeli yönetim sistemlerinden ileri geliyor. Müslümanlar kanunlarını, iş ve işlemlerini, dünya hayatını İslam’dan değil de İsrail’e destek veren ve aleni olarak alkışlayan Avrupa’dan devşirdikleri müddetçe bu böyle devam edecek gibi görünüyor. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez. (Rad/11) Değişmeden değişimi beklemek Müslümanlara ait bir iş, Müslümanlara ait bir ahval değildir.

Görünen o ki İsrail ve ABD; Gazze’de gerçekleştirdikleri soykırımla, işledikleri aleni cinayetlerle dünya Müslümanlarının silkelenerek uyanmalarını istiyorlar ama bir türlü gerçekleşmiyor bu durum.

Peki neden gerçekleşmiyor bu uyanış? 

Çünkü bundan tam yüzyıl önce el birliğiyle Müslümanların üstüne serptikleri toprak, çok kalın serpiştirilmiş de ondan.

Yıllardır pandeminin getirisi/götürüsü ile boğuştuk/boğuşuyoruz. Sanırım Gazze’de uygulanan soykırımın, yaşanan açlığın, defnedilen insanlığımızın, gömüldüğümüz sessizlik denizinin karşılığını da bir ömür, belki de nesiller boyu çekeceğiz. Bu dünyada yeteri kadar sefil ve rezil olduk. Rabbim’den duam şudur ki; ahiretteki Gazze konusundaki hesabımızı kolay kılsın!

Çünkü bu hesap hiçbir hesaba benzemeyecek.

Göreceksiniz...

Keşke semadan inceden inceye yağan bir yağmur yağsa da kirlenen bu dünyayı, tepeden tırnağa güzelce yıkasa da düzlüğe çıksak…

Kur’an mektebinden geçmeyen insanların anlayabilecekleri, yorumlayabilecekleri, kavrayabilecekleri ve çözümler üretebilecekleri bir mesele değildir Gazze.

Müslümanların arasında yaşayan Siyonistlerin isim ve soy isimleri maalesef bizim isim ve soy isimlerimizle aynı. Nereden, niçin ve kim tarafından benzetildiyse artık… O yüzden tepki koyamıyoruz birçok şeye. O yüzden karşı çıkamıyoruz olumsuzluklara. O yüzden aramızda elini kolunu sallayarak dolaşan Siyonistleri tanımıyoruz. O yüzden başımıza örülen çorabın farkında değiliz. O yüzden mezalimi alkışlayacak kadar yönümüzü şaşırmış durumdayız.

Siyonistler, Müslümanları öldürmekle meşgul. 

Gazzeliler Siyonistlerce öldürülmeye mahkum.

Dünya bu mezalimi, bu soykırımı sadece paylaşmakla uğraşıyor. Bu konuda hiç olmadığı kadar bir yoğunluğa ve yorgunluğa sahip olduğunu da itiraf etmekte fayda var.

Dünya Müslümanlarının, bu vahşeti, bu soykırımı, bu mezalimi paylaşmanın çok çok ötesine geçmeleri gerekiyor artık. Ses getirici bir şeylerden bahsetmiyorum. Soykırımı engelleyici, mezalimi ortadan kaldırıcı, vahşeti önleyici bir şeylerden bahsediyorum.

Gazze’den bütün dünyaya yansıyan şavka göre İslam’a ait bütün ibadetler cihat ibadetinin gölgesinde icra edildiğini görebilmemiz, anlayabilmemiz lazım artık.

Cihadın olmadığı bir yerde diğer bütün ibadetlerin önemini yavaş yavaş yitirdiğini, etki oranının gittikçe düştüğünü, hayata yansımasının da sönmeye başladığını söylemem yanlış olmasa gerek.

Ders almazsak her şey boş.

Ders alırsak her şey hoş.