Mazi, an ve gelecek. İnsanı yoğuran üç aforizma. İstense dahi mazi bir daha ele alınamaz. İbret nazarıyla bakabiliriz. Ancak an ve gelecek ise bize kalmıştır. Anı ve geleceği şekillendirmek, doğru istikamet üzere yürümek vahy ile mümkündür. Vahyi çıkarırsanız insanların hayatından ne an kalır ne de ati... Ele aldığımız kitaplarımız, okuduklarımız ve satışa çıkardıklarımız vahyi dile getirmelidir.
Kitap yazmak, kitap okumak veya kitap yayınlamak sıradan bir meslek veya sıradan bir iş değildir. Kitap demek: aslında kişiyi/toplumu dolayısıyla geleceği inşa etmektir. Geleceğin doğru inşası doğru kitaplarla mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki değişmek için değişimi istemek de bir başka gerekliliktir. Değişmeden değişimi beklemek, okumadan ilerlemek, yazmadan anlaşılmayı beklemek doğru değildir. Rabbim tüm insanları iyi kitaplarla, hakkı ve hakikati haykıran yazarlarla, vahyi dile getiren yazılarla haşir neşir kılsın.
İyi insanlar kötü insanlar olduğu gibi iyi kitaplar kötü kitaplar da vardır. İyi insanlar arkadaşlık yaptıkları insanların elinden tutan zor virajlarda kazasız ve belasız bir şekilde suhuletle dönmelerine yardımcı olan ana unsurlardır. Kötü kitaplar da kişiyi sömürmek, kendisine kul köle etmek, işi bitince yarı yolda bırakmak, belki de uçurumlardan aşağıya yuvarlatmak için vardırlar. Bu konuda dakik olmak gerek. Çünkü kimi düşmelerin telafisi yoktur bu dünya arenasında. İnsanın rağbet ve hevesi neye ise bilsin ki sonuç da odur.
Okunan kitapların bizden olması, bizi bize tanıtması, yapacaklarımıza ayna olması son derece önemlidir. Bize ait olmayan kitapların kültürel manada bizi ve toplumu besliyor olmaları hayra alamet değildir.
İş ve işlemlerin İslam’a göre düzenlenmediği toplumlarda yanlışlar doğru, doğrular da çoğu zaman yanlış kabul edilir. Alt üst olur her şey. Düzen ve nizam bozulur. Buraya kadar normal, olması gereken bu. Ancak ortalığın toz duman olduğu ortamlarda doğruyu anlatamamak ya da anlayacak bir kimseyi bulamamak çok kötü...
Doğruyu anlayamamak ve anlayacak kimseleri bulamamak farklılaşmanın en bariz göstergeleridir.
Sahip çıkmadığımız, elinden tutmadığımız, cebine harçlık koymadığımız, yol ve yordam göstermediğimiz, kendimize ait kitaplar tutuşturmadığımız, doğru ve yanlışı telkin etmediğimiz insanların bize ait olmadıklarını hemen her gün acı bir gerçekle öğreniyoruz, bu gidişle öğrenmeye devam edeceğiz.
Fiziki engeli olan bir insan birçok işi başarabilir. Ancak dini anlama konusunda yüreğine engel çeken insanların başarılı olmalarını beklemek abesle iştigaldir. Önemli olan yürek engelini kırabilmektir. Bizim insanlarımızın yüreğinde var olan engeli tedavi edecek olanlar da ancak bizleriz. Müslümanlara Müslümanlardan başka dost bulunmaz.
Aklını ve vicdanını BATIL’a teslim eden kişiler batıldan gelen her şeyi doğru kabul ederler. Unutmayın derdimiz ne ise hesabımız da o odur.
Biz, nerede nasıl davranacağımızı, kime ne söyleyeceğimizi, neleri karalayacağımızı Yüce Kitabımızdan öğreniriz. Başıboş ve boşboğaz olmadığımızı da iyi bilmeliyiz. Ağzımızdan çıkan her kelimenin, satırlara döktüğümüz her sözcüğün, ileri sürdüğünüz her iddianın, stantlara dizdiğimiz her kitabın hesabını vereceğimize olan inancımız tamdır.
Aksi taktirde konuşmamız gereken yerde susmamızın, ileri atılmamız gereken yerde kabuğumuza çekilmemizin getireceği vahametin altından kalkamayız.
Yorumlar
Kalan Karakter: