Sumud Filosu

Gönül, halkı Müslüman olan ülkelerden Gazze’ye doğru “Sumud Filosu” gibi bir “Donanma filosu”nun harekete geçmesini istiyordu, ama olmadı. 
“Küresel Sumud Konvoyu” Gazze’de açlıktan ve susuzluktan bitap düşerek ölümü bekleyen Müslüman halka bir nebzecik umut olmak adına harekete geçti. Güzel bir hareket olduğunu, alkışı hak ettiğini düşünüyorum. Vicdanın henüz ölmediğinin ispatıdır bu sivil yürüyüş. İnsanlığın henüz köleleştirilmediğinin de bir başka ifadesidir.
Keşke “Küresel Sumud Konvoyu”na halkı Müslüman olan ülkelerin “Askeri filoları” da eşlik edebilseydi. Hareket hedefine varmakla kalmaz iki yıldır işlenen şeniyetlerin, cinayetlerin ve soykırımın tekrar etmesine de tam anlamıyla engel olurlardı.
Gazze’de meydana gelen katliamlar ve yaşatılmakta olan soykırım bize laik ve demokratik yönetimlerin Müslümanlara ait bir yönetim biçimi olmadığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Yoksa Gazze bu hale düşmezdi. Laik ve demokratik yönetim biçimi Müslümanları koruma, kollama ve bir arada tutma yöntemi değildir. Bu tür yönetimler gayr-ı müslimleri koruma, kollama ve yönetme biçimi olduğunu Gazze aynasından baktığımız vakit göreceğimiz ilk görüntü olacaktır. Maalesef Müslümanların yaşadığı devletlerin tam ortasında, Gazze’de, tam iki yıldır eşine rastlanmayan büyük bir soykırım uygulanmaktadır.
Çevre ülke liderleri istedikleri kadar gözlerini Gazze’de uygulanan katliama, yaşanmakta olan açlık ve susuzluğa kapatsınlar. İstedikleri kadar maymun(cuk)luk oynasınlar. Eninde sonunda azılı Siyonist Yahudilerin ellerinde bulunan namlunun kendilerine de çevrileceğini görmelidirler artık. İsrail’e dur demek için namlunun illaki kendilerine dönmesi mi gerekiyor?
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” sözü tam da bu günlerde Gazze için söylenmiş bir söz olduğunu söyleyebilirim. Mana dolu bir deyim. Kınama yapan insanların icraatlarına bakmak lazım. Ne yapıyorlar, neyi yapmak istiyorlar? Meşguliyetleri ile söylemleri arasındaki bağlantı ne âlemde? İsrail ile iletişimleri ve dostlukları nasıl? Yaptıkları ticaret kar getiriyor mu? Siyasi mülahazaları hangi rüzgâra kapılıyor? Açtıkları çadır kimin işine geliyor?
İşte o zaman her şey çok daha güzel olurdu...
Gazze’ye doğru ses ve umut olmak üzere yola çıkan Sumud Filosu’nda bizzat yer alan ve onlara her türlü maddi ve manevi destek veren insanlar; “Tutsak dünyanın özgür birer neferleri.” olduklarını belli ettirdiler.
Gazze’ye umut taşıyan; "Sumud Filosu" inşaAllah yüz yıldır devam eden geri çekilmenin, kabuğuna saklanmanın bir dönüm noktası olur. İnşaAllah savunmadan hücuma geçmenin en bariz nişanesine dönüşür. İnşaAllah Müslümanların düştükleri yerden ayağa kaldıran hareketin ilk kıvılcımı olur. İnşaAllah İsrail’in Ortadoğu’dan tart edilmesinin başlangıç hamlesi olur. İnşaAllah İsrail’in elinin kolunun bağlandığı bir urgana dönüşür.
İki gün önce “Sumud filosun”da bulunan gemilere ve silahsız sivil insanlara İHA’lar ile saldıran İsrail, ne kadar korkak, aciz ve insanlıktan uzak bir varlık olduğunu bir kez daha ispatlamış oldu. Bu kadar korkak ve şaşkın olan bu insanlık düşmanı terör çetesine askeri bir filonun ve silahlı askerlerin harekete geçtiğini bir düşünün, girecek keler deliğini aramaya başlayacaklarından emin olun. Ancak ne yazık ki askeri bir filo ve silahlı askerler gönderecek bir devlet henüz kurulmuş değil. O yüzden bu kadar pervasız, bu kadar ahlaksız, bu kadar cani davranabiliyorlar.
İsrail’in emir ve direktifleriyle ABD, 21 maddelik ateşkes teklifi hazırlamış(!) Kendileri yazmış olsalar da Hamas’ın bunu onaylaması gerektiği hepimizin malumudur. Peki, dün Katar’da üst düzey yöneticilerine suikast düzenlenen Hamas’a, bu ateşkes teklifini kim, nerede nasıl ve hangi güvenlik önlemleri eşliğinde götürecek? Merak ediyorum doğrusu. Peki, zerre kadar güven vermeyen ve kaypak bir yapıya sahip olan ve sivillere saldırmakta bile kural tanımayan Siyonist İsrail,  Katar’da olduğu gibi Hamas temsilcilerine yine saldıracak, terör estirecek, kural ve kaide tanımayacak olursa, durum ne olacak? Kim bu güvenlik sorununu üstlenebilir? Çevre ülkelere baktığımız vakit tam anlamıyla müzakere masasına gelecek olan Hamas yetkililerinin güvenliğini üstelenebilecek bir ülke henüz kurulabilmiş değil.
ABD ve İsrail yaptıkları ortak açıklamalarla; “Hamas silah bıraksın ve ülke dışına çıksın. Hamas tam teşekküllü bir şekilde teslim olsun sonra duruma bakarız.” nevinden beyanatlarına odaklandığımız vakit Ortadoğu’da İsrail’e diklenen başka bir ifadeyle efelenen ya da var olduğunu ispatlamaya çalışan, Siyonist çeteye henüz teslim olmamış, emirlerine ve yasaklarına kayıtsız şartsız bağlanmamış askeri gücün Hamas olduğunu ispat açısından son derece önemlidir ve manidardır.
Gerek müzakere masasına gelecek olan Hamas yetkililerinin güvenliğini sağlayacak, İsrail’e vuramazsın diyecek, kaypaklık yaptığı vakit İsrail’e doğru “Sumud Konvoyu” gibi bir ‘Donanma konvoyu’nun harekete geçirebilecek Müslümana ihtiyacımız var. Böyle bir Müslümanın böyle bir söz söylemesi için de evvela bir devlet sistemine sahip olması gerekmektedir. Bireysel hareketler, kınamalar İsrail’e hiçbir şekilde zarar vermiş değildir.
İsrail terör devleti açısından eyleme geçilmediği, silaha sarılmadığı, askeri bir cevap verilmediği müddetçe ister camide konuşulsun ister BM Meclisi’nde konuşulsun, ister en üst düzeyde kınamalar postalansın, isterse miting alanlarında milyonları bulan insanlara hitap edilsin hiçbir sorun yoktur. Bu konuda dünyanın tüm insanları serbesttirler ve özgürdürler. Ama “Sumud Filosu” gibi sivil de olsalar, silahsız da olsalar, küçük bir gurup da olsalar insanlar harekete geçtikleri vakit İsrail terör devleti için büyük bir tehlike arz edeceğinden behemahal engellemeye kalkışıyorlar. Çünkü harekete geçen insanlar, silahlı olsun veya olmasın, İsrail’e zarar vermektedir.
Ha! Bu arada şunu da ilave etmekte fayda var. Batı(l)ı ülkelerin Filistin’i tanıma hamlelerinin hayra alamet olduğunu düşünemiyorum. Çünkü bugüne kadar Hristiyan Avrupa ülkeleri Müslümanlara yönelik en ufak bir iyilik işlemiş olduklarına şahitlik yapmış değilim. Şimdilerde Gazze şeridinde ölümüne mücadele eden Hamas’ı diskalifiye edebilmek, liderliğini Mahmut Abbas’ın yaptığı İsrail’in kontrolünde ve her türlü işgale ses çıkarmayan kukla, hatta Müslümanları frenleyecek olan bir Filistin Devleti’nin ortaya çıkması için bu gibi girişimlerde bulunduklarını söylersem yanlış söylemiş olmam diye düşünüyorum.
Şu anda dünyanın bütün devletleri ortak bir kararla Filistin’i devlet olarak tanıyacak olsalar bile İsrail’e silahlı bir müdahale gerçekleşmediği, “Sumud Filosu” gibi bir askeri filonun harekete geçmediği müddetçe Gazze’de akan kanın, işlenen soykırımın, yaşanmakta olan açlık ve susuzluğun, yıkımın, zoraki tehcirin ve akan gözyaşının çözüleceğine inanmıyorum.
Tek bir çözüm var, o da askeri müdahale...
Yeter artık, Gazze’de sürdürülen insanlık dramını İHA’lar anlatsın! İşlenen soykırıma İHA’lar tepki göstersin! İsrail’e yönelik kınamalarının tamamını İHA’lar duyursun dünyaya! Siyonist Yahudileri İHA’lar, birer kara leke olarak tanıtsın insanlığa! Son dakika haberlerinde İHA’lar boy göstersin! Konuşan İHA’lar olsun! Gazze’nin yaşadığı dramına yönelik yanık şiirleri İHA’lar okusun! İnsanlığın yitip giden şanını, onurunu ve haysiyetini İHA’lar yüklensin!
Evet, bırakın Gazze’de yepyeni bir medeniyeti İHA’lar inşaa etsin!