Kâfirler, Müslümanları gördüklerinde kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar. Geçmişten gelen bir durumdur bu. Onlara göre ismiyle ve cismiyle cadde ve sokaklarda var olan her bir Müslüman, işlenen şeniyetlerin Allah katında azaba yol açacağını hatırlatan insanlardır. O yüzden sevmezler Müslümanları.
Kâfirler, dünya arenasında her türlü düşünceye, her türlü yaşam biçimine, her türlü pisliğin alenen işlenmesine özgürlük adı altında müsaade ederler. Hatta kötülüklerin işlenmesine de ön ayak olurlar. İşlenen melanetlere alkış bile çalarlar. Sıra İslam’a ve Müslümanlara gelince de hadsizleşirler, ağresifleşirler, saldırganlaşırlar hatta insanlıktan bile çıkarlar. Bu konuda sınır, kural ve kaide tanımazlar. Ortaya koydukları kural, kaide ve kanunları Müslümanlar söz konusu olunca çiğneyen ilk kişi yine kendileri olurlar. Yeter ki yeryüzünde yurdundan olan, sürgüne uğrayan ve öldürülen kişiler Müslümanlar olsun. Baskıya uğrayan, diskalifiye edilen, saf dışı bırakılan, yok sayılan yeter ki İslam’ın müntesipleri olsun. Bunun için her şeyi yaparlar. Her çirkefe, her deliğe dalarlar. Her pisliği yuvarlarlar ortalıkta.
Müslümanlara yönelik meydana gelecek her türlü kısıtlamada başrol oynamakla kalmaz, uygulanacak zulüm ve işkencede bir sorun, bir sıkıntı da görmezler. Dünyanın neresinde olursa olsun neşvünema bulacak, dal budak salacak, yeşerecek olan İslam’a ve Müslümanlara karşı göz yummak istemezler. Ellerinden geldiği oranda baskıyı arttırırlar. Özgürlük şarkılarını da hep Ateistler için okurlar.
Kâfirler; eli kolu bağlanmış, eve veya camiye mâhkum edilmiş, cadde ve sokaklarda görünmeyen, ateistlerden farksız, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi bir yaşamı arzulayan ve sergileyen Müslüman tipi isterler. Şimdiye kadar yapmak istedikleri de budur. Vicdana hapsedilmiş, söze indirgenmiş, devlet sisteminden, mahkeme salonlarından, meclis kürsülerinden, okul sıralarından, kitapların satırlarından tart edilmiş bir dine alkış tutmaktan da geri kalmazlar. Gerisi lafügüzaftır onlar için. Her dine insan hakları gözüyle bakan bu kesim İslam’ı yeryüzünden silmek için ateşe vermedikleri ülke kalmadı gibi.
Şu anda dünyayı sevk ve idare eden imansızlar; Kur’an’a sırt dönmüş, İslam’ı yok saymış, Hz. Muhammed (s.a.v.)’i tanımayan Müslümanlar isterler. Varsın ismi Müslüman olsun. Onlar kâfirleşen insanların yaşadıkları bir dünya tahayyül ediyorlar. Yanlışlara yanlış diyen insanlara hayat hakkı tanınmayan bir dünya tasarlamak istiyorlar. Her şeyi bunun için tasarlıyorlar. Onlara göre böylesi bir dünya sorunlarını halletmiş, sükûna erişmiş bir dünya olacaktır. Plan ve projelerini bu yönde şekillendirmeye de gayret gösteriyorlar. Onların bir planı varsa Yüce Allah’ın da bir planı vardır. Onların istedikleri hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Bunu da böyle bellemek gerek.
Kâfirlerden biri Müslümanları öldürür ise diğer bir kâfir ses çıkarmaz buna. Bir Yahudi Müslümanları yok sayar diğer bir Hristiyan buna alkışla cevap verir. Anlayacağınız danışıklı döğüş içerisindedirler bu imansızlar.
Müslümanların var olmaları ve günden güne güçlenmeleri onlarda tahammülsüzlük oluşturmaktadır. Hatta bu durum onların uykularını kaçırdığını da söyleyebilirim. Agresif davranıyor olmalarının en bariz sebebi bundan başka bir şey olmadığını da düşünüyorum. Çünkü yeryüzünün en zararsız, karıncayı bile incitmeyen varlıkları Müslümanlardır. Onlar da bunu biliyorlar, bu durumun farkındadırlar. Ancak alenen işledikleri günahlarıyla yüzleşmek istemedikleri için bataklıkta çırpınıp duruyorlar.
Kâfirler için en huzurlu dünya Müslümanların olmadığı bir dünyadır. Dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da muhtemelen böyle olacak. Kâfirler değişmedikleri gibi Müslümanlar da değişmeyeceklerdir.
Aslında tüm sorunlar, Müslümanların dünyaya ait iş ve işlemlerini Yüce Allah’ın istediği şekilde yürütmeye çalışmalarından doğduğunu söyleyebiliriz. Allah’ın ortaya koyduğu kanun ve kurallara tahammül edemiyorlar. Yoksa kimin hangi kanunu yaptığının ne önemi var?
Kafirler, dünyaya ait iş ve işlemlerini kendi arzu, istek ve heveslerine göre sevk ve idare etmeye çalışıyorlar. Kâfirler çok iyi biliyorlar ki Müslümanlar Allah’ın emirlerine göre bir yönetim, bir sistem, bir devlet oluşturdukları zaman arzularına, isteklerine ve heveslerine göre davranmak da son bulacaktır. O yüzden kafirler, bugüne kadar Müslümanları hiç sevmediler, bu gidişle de hiç sevmeyecekler. Unutmasınlar ki Müslümanlar da kafirleri sevmezler.
Müslümanlar, kâfirlere benzemedikleri gibi onların yaptıkları yanlış iş ve işlemlere onay da vermezler. Onlara benzemedikleri gibi Allah’ın kural ve kaidelerinden başka bir kural ve kaideye de razı olmazlar.
İşte dünya arenasında zuhur eden sorunların temel kaynağı budur. Bir Müslüman olarak bundan başka bir neden göremiyorum. O yüzden özellikle Ortadoğu’da sorunlar son bulmuyor. Kâfirlere öykünmeyen gerçek Müslümanlar var oldukça da bu sorunlar bitmeyecektir. Kafirler Müslümanları serbest bırakmayacakları gibi Müslümanlar da kafirlere hiçbir platformda özenmeyeceklerdir. Kafirlere özenmeyen Müslümanların başında Gazzeli Mücahitler gelmektedir. Dünyayı dar etmeye çalışmalarının asıl sebebi de bu.
Tüm bu sorunların izalesi için Müslümanlar ya birlikte hareket ederek kâfirleri ve müşrikleri Ortadoğu’dan kovacaklar ya da kâfirler ile sıkı fıkı bir dost olup dinlerinden ve imanlarından uzaklaşacaklar.
Müslümanlar; kâfirleri yurtlarından kovdukları ya da kâfirleştikleri vakit dünyevi sorunlar bitecektir. Üçüncü bir yolu yok bu işin. Ancak ahiretteki hesap kitap işi, kâfirler ile mücadele eden Müslümanları da kâfirler gibi davranan Müslüman görünümlü insanları da beklemektedir.
Hak, hukuk, adalet ve insanca yaşam ancak silah zoru ile sağlanacağını vurgulamakta fayda vardır. Bunun başka bir alternatifi yok. Yıllardır Gazze’de yaşadıklarımız bunun en canlı ispatıdır.
Bir ülkeden silahı ve silahlı güçleri diskalifiye edin değil hak, hukuk ve adalet, İslami bir yaşam da düzen de nizam ve intizam da kalmaz ortada. Hatta Müslümanlar için nefes alıp vermek bile büyük bir nimete dönüşür.
Bu durum dünya arenasında da böyledir. Şu anda dünyayı yöneten Siyonist Yahudilerde hak, hukuk ve adalet yok. Onlara karşı hak, hukuk ve adalet getirecek, insani bir yaşamı tesis edecek olan ancak Müslümanlardır. Onlarda da şimdilik maalesef silah yoktur. Müslümanlar silahsız oldukları için Ortadoğu kan gölüne dönmüş vaziyette. O yüzden insan ve insani yaşam bugünlerde Siyonistlerin ayakları altında inim inim inlemektedir.
Müslümanlar Ve Kâfirler
Kâfirler, Müslümanları gördüklerinde kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar. Geçmişten gelen bir durumdur bu.
Yayınlanma :
20.06.2025 19:50
Güncelleme
: 20.06.2025 19:53


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: