Gazze halkı bu işkencelerden, bu soykırımdan, bu açlık ve susuzluktan, bu ölüm ve yok oluştan, en önemlisi de yalnızlığa terk edilmişlikten kurtuluncaya kadar ana gündem maddemiz Gazze olmalıdır. Gazze ile yatıp Gazze ile kalkacağız. Gazze bizim bir parçamız. Gazze bizim yüreğimiz ve kalbimiz…
Tarafımızı seçmemiz, atacak adımlarımıza önem vermemiz, kimlere niçin karşı çıktığımızı iyicene kavramamız açısından Gazze’de olan olayları doğru okumamız lazım.
Katil ve siyonist İsrail ordusu Gazze’de yaptığı soykırımı ABD ve Hristiyan âleminin desteğiyle, halkı Müslüman olan devletlerin laik ve demokrat liderlerinin gözetiminde sürdürdüğü hepimizin malumu. Bu durum, gizlenemeyen bir gerçektir. Tarihte eşi ve benzerine rastlanmayan, tarifi imkânsız soykırıma başta ABD olmak üzere Hristiyan dünyasının maddi ve manevi desteği olmamış olsaydı Siyonist İsrail ordusu bu vahşeti, bu dehşeti, bu soykırımı sürdüremezdi. Dinleri ne olursa olsun insanım diyen hiçbir varlığın böyle bir vahşeti ve dehşeti sürdürmesi mümkün değildir. Ve yine halkı Müslüman olan ülkelerin Avrupa’ya kuyruğundan bağlı olan laik ve demokrat liderleri de dünya Müslümanlarının olaya müdahil olmamaları, İsrail’in sınırlarına dayanamamaları için eli silahlı bir şekilde gözetmenlik yapmamış olsalardı bu olay bu derekeye evrilmezdi.
Siyonist İsrail ordusu istediğini yapıyor. Sivil ve masum insanları her türlü silah ile imha etmeye çalışıyor. Hatta her türlü yeni silahın denenme tahtasına dönüşmüş vaziyette. Bu bölgenin halkını, ekmek ve su gibi temel ihtiyaçlara ulaşılmasına dahi engel oluyorlar. Hatta Siyonist çete Hristiyan âleminin (insancıl!) kuruluşları insani yardımları dağıtırken bile öldürüyor Gazze halkını.
Bu topraklarda ve bu asırda kuşatılmışlık, çaresizlik, ölüm, korku, yokluk, açlık ve susuzluk Siyonist İsrail ve yandaşları için olmalıydı. Kısa sürede pılını pırtını toplayıp defolup gitmeliydiler bu coğrafyadan. Ama münafık tipli, korkak ruhlu, Siyonist bekçiliğini silah ile yapan karar merciine sahip yöneticilerin sayısının çokluğu Gazze’yi bu hale getirdi diyebiliriz. Hatta Siyonist İsrail’e yönelik; “Kendi başınızın çaresine bakın, görevimizden istifa ettik. Artık sizin kapı bekçiliğinizi ve çaycılığınızı yapmayacağız. Bundan böyle Gazze’ye gitmek için harekete geçecek dünya Müslümanların karşısında durmayacağız. Size karşı Müslüman halkın bekçiliğini yapacak değiliz.” bile deselerdi işler bu raddeye evrilmezdi. O yüzden Gazze’nin kurtuluşu için harekete geçmek isteyen cesur insanların önünde duran en büyük engelin yine bu tipten yöneticilerin yönettikleri devletler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gazze’de soykırım uygulayan İsrail, insanların aklıyla da oynamaktadır. Savaş halinde olduğu Hamas’a yani düşmanına; “Evvela silah bırakmalısın, sonra direnmeyi ve karşı koymayı terk etmelisin, askeri gücünü dağıtarak bana teslim olmalısın, mücadele verdiğin bu topraklarından da uzaklaşmalısın. İşte o zaman seninle barış masasına otururum.” diyor. Bu ifadenin bir başka anlamı da; “Aslında seni yenemiyorum. Seni yok edemiyorum. Direnişini kıramıyorum. Seni yenemediğim için de antlaşma yapmak işime gelmiyor. Bu zamanda yapılacak bir antlaşma benim yenilgim olacaktır. En iyisi mi sen kendini bana teslim et! O zaman antlaşma imzalayabilirim seninle.” diyor. Bu sözlerden ortaya çıkan bir başka sonuç da dünya kamuoyuna: “Ben antlaşma yapmak istiyorum ama Hamas antlaşmaya yanaşmak istemiyor. Silah bırakmayan taraf onlar. Bu vesileyle Gazze şeridinde meydana gelen ölümlerin, açlık ve susuzluğun tek sorumlusu Hamas’tır. Ben aslında hümanist biriyim. İnsanların hayatlarına devam etmesini istiyorum. Ama görüldüğü üzere insan ve insanlık düşmanı olan Hamas’tır.” demeye getiriyor.
Hamas da İsrail’e; “Bana ve halkıma saldırmayı bırak, Gazze şeridinin dış dünya ile izolesine son ver, işgal ettiğin toprakları da terk et (yani benim varlığımı kabul et). Masum insanları öldürmekten, aç ve susuz bırakmaktan vazgeç. Meskûn yerleri, park ve bahçeleri, okulları ve hastaneleri bombalamaktan da uzak dur. Sonra seninle bir anlaşma imzalayabilirim.” diyor.
Sonra Trump gibi çağın manyak tipli liderleri de Hamas’ı, İsrail’in ileri sürdüğü antlaşma maddelerini kabul etmemekle, masaya oturmamakla suçluyor. Bunları söylemekle aslında aklımızla dalga geçiyorlar. Görebildiniz mi şeytanlığı. Anlayabildiniz mi kurnazlığı. Fark edebildiniz mi Siyonizmin hilelerini. Şeytan’ın yalnız olmadığını, çoğu zaman avaneleri eliyle iş yaptığını fark edebildiniz mi? Savaş halinde olduğu düşmanına silah bırak, antlaşalım. Yoksa dünya kamuoyuna (akılsızlar yurduna) seni rezil ederim diyebiliyor.
Hamas şayet silah bırakacak olsa antlaşmaya ne hacet?
Bir de buradan Gazze’de yükselen feryada odaklanalım. Şöyle bir resim şekillenmez mi gözlerimizin önünde.
Denizde boğulma tehlikesi geçiren insanların feryadına, sesi duyan her insanın karşılık vermesi, elinden tutup kıyıya çekmesi, boğulmaktan kurtarması, gerekli müdahaleyi yapması lazım değil midir? Bu bir insanlık görevidir diye biliyorum. Böylesi bir durumda; “Bu bizim ülkenin insanları değildir. Bunlar düşmanlarına silahlarını teslim etmeyen, kendi vatanlarını korumaya çalışan Müslüman insanlardır. Kadın, erkek, çocuk başta olmak üzere bu coğrafyada yaşayan insanlar boğulsun!” denilebilir mi?
Yeryüzünde eşine daha önce rastlanmayan bir cani ele geçirdiği kadın, çocuk ve yaşlı demeden sahilde kimseleri bırakmayacak bir şekilde yakalayabildiğini boğarak öldürmeye çalışıyorsa neler yapılması lazım? Bu durum karşısında “Bana ne?” deme hakkı olabilir mi insanım diyen birilerinin?
İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım ve vahşi katliamları karşısında çokça dua ettik, yalvardık; “Allah bunların ülkelerini, saltanatlarını, birliklerini dağıtsın! Her birini kahr-u perişan etsin! Birliklerini ve dirliklerini yerin dibine batırsın. Günyüzü göstermesin!” diye dua ediyorduk.
Ancak bundan böyle gelin hep beraber şöyle dua edelim; “Allah’ım! Bunların ülkelerini, saltanatlarını, teknolojilerini, düzenlerini ve sergiledikleri hileleri dağıtmayı bana nasip et! Her bir Siyonistin şakağına vurulacak şamarın benim ellerimle vurulmasını nasip eyle! Her bir ferdini kahr-u perişan kılmayı, zelil bir hayata mâhkum kılmayı benim ellerimle gerçekleştir! Onların canlarını sıktığım mermiler ile cehenneme gönder!”
Gazze’nin kurtuluşu bizim elimizle olacaktır inşaAllah!
Gündem Gazze!
Gazze halkı bu işkencelerden, bu soykırımdan, bu açlık ve susuzluktan, bu ölüm ve yok oluştan, en önemlisi de yalnızlığa...
Yayınlanma :
16.08.2025 13:08
Güncelleme
: 16.08.2025 13:11


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: