Evvelki gün çektim aşağıdaki fotoğrafı.

Ağaç canlı, yeşil, ama bir dalı kurumuş, ölmüş.

İbretlik!

İnsanlar da öyle değil mi!

Bazısı doğuştan engelli, bazısı kaza veya hastalıktan dolayı sonradan engelli oluyor.

Bunun bir de psikolojik/manevi boyutu var.

Bazımızın bedeni sağlam, psikolojisi engelli veya bozuk, hatta ölmüş.

Bedeni engelli olmak daha çok kendisi ile ilgili iken psikolojik engelli olmak yakından uzağa başkalarını da etkiliyor.

Mesela sevgisini yitirmiş bir annenin çocuklarının hali nice olur?

Merhametsiz bir kocanın karısı ne yapsın.

Yaşama sevincini yitirmiş birinin arkadaşları ne yapsın?

Ya adalet duygusu olmayan bir amirin memurları?

Ya umudunu, heyecanını, güvenini yitirmiş vatandaşlar?

Şüphesiz her birinin sebepleri var. Ailemiz, arkadaş çevremiz, başımızdan geçen olaylar, okuduğumuz kitaplar, aldığımız telkinler, inancımız, varsa aşiretimiz, cemaatimiz hepsi veya bir kısmı bizi böyle yapıyor.

Yani eksikli veya yanlışlı.

Veya zayıf.

Ve dünya, dünya işleri bir yanımızı köreltiyor, törpülüyor, umutlarımızı kırıyor, hayallerimizi öldürüyor.

Ağaç böyle bir çok şeyler düşündürdü bana.

Bir de aklıma Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'in o meşhur mısraları geldi:

"Yaprak döker bir yanımız

Bir yanımız bahar bahçe"