Bu durumun birçok sebebinin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanlarımız İslam’ı ana kaynağından öğrenecek olurlarsa şimdiye kadar sahip oldukları bilgilerinin neredeyse tamamının yanlış veya eksik olduğunun farkına varacaklar. Sahip oldukları bilgilerinin yanlış veya eksik olduğunu öğrendiklerinde yaşadıkları hayatın da İslam ile yakından uzaktan ilgili ve alakalı olmadığını da öğrenmiş olacaklar. Bu vesileyle sahip oldukları düşüncelerinin hatalı, kusurlu ve nakıs olduğunu, güttükleri siyasetin yanlı ve yanlış olduğunu, taraftarı oldukları şahısların kendilerini cehenneme sürüklediğini, kazançlarının günü geldiğinde başına bela olacağını da öğrenmiş olacaklar.
İnsanlarımız İslam’ı ana kaynaklarından öğrendiklerinde hakkın, hakikatin ve gerçeğin farkına varacaklar. Değişim işte o zaman kaçınılmaz bir durum alacaktır. O yüzden insanlarımız kendi kendilerine, “En iyisi mi, öğrenmeye, öğrendikçe de kendimle, yaşantımla çelişmeye gerek yok.” diyerek iç huzurunu korumaya, kendisiyle barışıkmış(!) gibi yaşamaya çalışıyor.
Ne kadar huzurlu olduklarını şimdilik bilmiyorum. Şimdilik bu huzurlu ortam(!) ölünceye kadar devam edecek gibi görünüyor. Ölünce her şey netleşecek ama o zaman da iş işten geçmiş olacak. Yanlış yaptığını, kusurlu olduğunu gören insan dönüş biletine ulaşmaya çalışacak ama nafile.
Unutmayın! Yanlış hesabın Bağdat’tan dönüyor olması sadece bu dünya için geçerli olan bir kuraldır.
Hangi ırktan, hangi renkten, hangi dilden, hangi memleketten veya hangi kültürden olursa olsun Kur’an ve Sünnet ile şerefyâb olmuş insanlara dikkatle bakın; davranışları, konuşmaları, çalışmaları, refleksleri, hedefleri, çalışma stilleri, kabulleri ve retleri gibi insani özellikleri birbirine çok yakın olduğunu göreceksiniz.
Kişiler dini değerlere bağlı oldukları oranda birbirlerine benzerler. Farklı ırklardan, farklı renklerden, farklı bölgelerden ve farklı kültürlerden gelen insanların aynı ibadeti aynı şekilde ve aynı vakitlerde yerine getiriyor olmaları bu dediklerimizi doğrular niteliktedir. Bu durum aynı zamanda İslam’ın ilahi bir din olduğunu ve aradan geçen onca zamana, onca saldırıya rağmen değişime uğramadığının en bariz göstergesidir diye düşünüyorum. Zerre bir değişim söz konusu değildir.
O yüzden yeryüzünde yaşayan Gayr-ı Müslim insanların tek ve ortak hedefleri İslam’dır. İslam dışında başka bir dine saldırdıklarını, başka bir dini pervasızca kötülediklerini ve öcü görmüş gibi böğürdüklerini göremezsiniz. Ateisti de Deisti de İslam’a saldırmaktadır. Yahudisi de Hristiyanı da İslam’a leke sürmeye çalışıp durmaktadır. Mecusisi de Müşriki de İslam ile uğraşmayı kendisine birinci ve öncelikli hedef olarak belirlemişlerdir. Korkuları İslam, fobileri Kur’an, çekindikleri de Müslümanlardır. Çünkü İslam, Müslüman olmayan her insanın sergilediği davranışlarının doğru olmadığını, cehenneme sebebiyet verdiğini ilan eden tek dindir.
Hiçbir din insanları bir arada tutmaya gücü yetmediği gibi iç huzurunu temin etmeye de yetkin değildir. Hiçbir din, insanlara münevver ve erdemli bir hayat da sunabilmiş değildir. Bakmayın laf salatası yaptıklarına, bakmayın edebiyatı parçaladıklarına, bakmayın okus pokus yaparak hakkı kötü göstermeye çalıştıklarına.
Karşılaştığım bazı olaylardan mütevellit edindiğim kanı şu oldu: erdemli, ahlaklı, münevver ve üstün bir birey yetiştirmek, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in gösterdiği ilkelere bağlı kalmak suretiyle teşekkül edecektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ileri sürdüğü ilkelerden uzaklaşan insanlara odaklandığımız vakit şirretliğin ve çirkefliğin diz boyu olduğunu her yerde aynı şekilde görebiliyoruz. Kanun zoruyla ahlaklı görünen, silahın gölgesinde insanca(!) yaşamaya çalışan insanların varlığı Allah ile bağlantılarını kestiklerinin, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in öğretilerinden uzaklaştıklarının en bariz göstergesidir.
Bize yıllarca İngiliz kültürünü, Hristiyan yaşamını, Yahudi ahlakını münevver birer insan olma yolunda önemli birer işaret olduğunu belletmeye, hatta empoze etmeye de çalıştılar. Uygulamaya alanına getirmek için güçlü bir gayret sarf ettiler. Gelinen noktada başarılı olduklarını söyleyebiliriz.
Batı (İngiliz) kültürüne ayak uydurabilmeniz, bu kültürü benimsemeniz ve içselleştirerek bir yaşam sürdürebilmeniz için İslam’a ait değerleri tek tek yok saymanız veya bir şey ifade etmediğini söylemeniz hatta İslam’ın bir Arap kültürü olduğunu ya da Orta çağ’da kalması gereken bir din olarak kabul etmeniz gerekmektedir. Çünkü birbirine zıt bu iki dini değer; bir yaşam alanında, bir insanın hayatında, bir zihin dünyasında yer bulması mümkün değildir. Kalpte aynı anda yer edinmesi mümkün olmayan iman ile küfür gibi. Biri gelince diğeri çaktırmadan sıvışıp gider.
Adamlar batıl ve atıl davaları için nasıl da mücadele ediyorlar, nasıl da çaba harcıyorlar, nasıl da gözü kara çalışıyorlar. Kazansalar sadece bu dünyayı kazanmış olacaklar. Kaybetseler her iki dünyayı kaybedecekler. Buna rağmen hayatlarını ve mal varlıklarını batıl ve atıl davaları için ortaya koyarak mücadeleye soyunuyorlar.
İşte bundan dolayı Müslüman beldelerde son dönemlerde İslam ve değerlerini alay etmek adına eğlence ve espri konusu edinenlere çokça rastlıyoruz. Bunun sebebini bugünkü bazı uygulamalarda aramak beyhude bir iştir. Yüz yılın, yüz yılların semeresidir diye düşünüyorum. Oysa bu insanlar Müslüman babaların, Müslüman anaların, Müslüman ailelerin çocuklarıydı. Bunları kim bu hale getirdi? Bu bataklığa saplanmalarının ana sebebi ne idi?
İslam ve değerleri ile dalga geçmek İslam dinini küçük düşürmeyeceğini bellemeleri gerekiyor. İslam ile veya İslam’ın ileri sürdüğü herhangi bir değeri ile dalga geçmek, alaya almak, hafif göstermek kişiyi kâfir yapar ve cehenneme sürükler, o kadar. İslam’ı alaya almak, İslam’ı yok etmez.
Kazansalar her iki dünyayı, kaybetseler sadece bu dünyayı kaybedecek olan hak davanın savunucuları daha çok çaba, daha güçlü bir mücadele, daha azimli bir sunum, daha doğru bir bilgi, daha liyakatli bir temsil, daha münevver bir yaşam ortaya koymaları gerektiğine inanıyorum. Batı kültüründen esinlenen dini bir yaşam değil, İslam ile şekillenen bir yaşamı tercih etmeleri gerektiğini vurgulamak durumundayım.
Yorumlar
Kalan Karakter: