İslam son ilahi dindir. Hükümleri kıyamet gününe kadar değişmeyecek, değişikliğe de uğramayacaktır. Bundan mütevellit insanlığa yeni bir din de gönderilmeyecektir.
Dünya’nın neresinde yaşarsa yaşasın, hangi dine inanırsa inansın her insan için imtihan devam etmektedir. Son nefesine kadar imana gelme fırsatına sahip olduğu gibi inkara kalkışma imkanına da sahiptir.
İslam dini bünyesinde; topluma, mekâna, zamana ve bireylere göre değişmeyen hükümler barındırmaktadır. Şu hüküm böyle olmalı, bu hüküm şöyle değişmeli, o kural şimdilerde uygulanamaz demek inkar etmenin modern ifadesidir. İslami hükümlerin tamamına kayıt ve şart koymaksızın iman ediyorum ve elimden geldiği kadarıyla da yaşamaya çalışıyorum demek iman etmenin göstergesidir.
İslami hükümlerin bilaistisna, tamamı Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde nasıl ki her insanı muhatap olarak kabul ettiyse, elinden tutarak cehenneme gitmekten kurtardıysa, cennete gitmeye sevk ettiyse bugün de tüm insanları muhattap olarak kabul etmekte ve hepsine aynı şekilde ve aynı ses tonuyla seslenmektedir. Dileyen bu sese kulak verir dileyen de kulaklarını tıkayarak bu kurtuluş sesine yüz çevirir. Nice insan babasının inancına muhalefet ederek imana geldiği gibi nice insan da yine babasına muhalefet ederek inkara yeltendi. Evet, ilahi emirleri üstüne alınan, teslim olan iman etmiştir, üstüne alınmak istemeyenler de inkara kalkışmıştır. İman da inkâr da bireysel bir iştir. Bu yönüyle isteyerek iman etme ve isteyerek inkara kalkışma özgürlüğü tek tek her insana verilmiş en güzel nimetlerden biridir. Zorlama olmadığı gibi zorlanma da yok bu işte.
İslam’ın ileri sürdüğü hükümleri sorgulayamayız. Ya iman ederek teslim oluruz ya da inkara kalkışarak reddederiz. Kabul etmediğimiz bir dinin hükümlerini sorgulamaya gerek olmadığı gibi inandığımız, bağlandığımız ve bir değer olarak kabul ettiğimiz dinimizin her hükmünü sorgulayarak diskalifiye etmeye de gerek duymayız.
İslam; ilahi kurallar bütünüdür. Beşeri kurallar bütünü olmadığı için iman ile inlaşılabilir. İman etmeyenler çoğu kuralı anlayamaz ve kavrayamaz. İslam’ın yanlışlığı ve eksikliği ortaya serilebilecek bir din değildir. Kusuru yoktur, tam ve mükemmeldir. İnsanoğlunun en büyük kusuru, bu dinde kusur aramaya kalkışmasıdır. İslam’ın dışında kalan ve insanlara mutluluk ve saadet vaat eden diğer dinler, fikirler, ideolojiler ve yönetimler sorgulanmalıdır. İnsanlara varsa kazandırdıkları hasletler ortaya serilmelidir. Bu vesileyle insan ile uyumlu olup olmadığı da ortaya çıkarılmış olacaktır.
Bugün içinde yaşadığımız çağ her ne kadar medeni bir çağ olarak lanse edilmeye çalışılıyor olsa da cahiliye döneminden farksızdır. Allah tanınmamaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) bir elçi olarak kabul edilmemektedir. O yüzden cahiliye dönemlerinde ve sistemlerinde İslam’ın haricinde kalan herşey "sorgulanamaz" olarak kabul edilmekle kalmıyor hatta yasaklanıyor. Ve yine cahiliye sistemlerinde teslimiyeti mucip olan Allah, din, iman, inanç, ahiret, nübüvvet, cin ve melek gibi konularda de sorgulama ve keyfi uygulamalar almış başını gidiyor. Hem de İslam’ın teslimiyeti kayıtsız ve şartsız bir şekilde zorunlu kıldığı meselelerde sorgulama adı altında inkara kalkışmalar zirveye doğru tırmanıyor. Konunun ehli olsun olmasın herhangi bir araştırmaya girmeden, teferruatlı bir şekilde öğrenilmeden, hikmeti ortaya konulmadan, tam anlamıyla teslim olmadan neşter vurmak için ameliyat masasına yatırılıyor inanç meseleleri.
İman etme ve inkara kalkışma insanlık ile beraber var olan bir konudur. Aynı şekilde sürekli olarak tekrar edecek bir sorundur da. Bu mesele kıyamete kadar da devam edecektir. İnsanla vardır insanla da son bulacaktır. Dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi yarın da farklı varyantlarıyla da olsa hayatiyetini sürdürecektir.
İman etme veya inkara kalkışma insana has bir özelliktir. Teslim olan iman etmiştir, imanda sorun arayan da inkâra kalkışmıştır. Hz. Adem (a.s.) ile başlayan bu serüven kıyametin üzerine kopacağı en son kişiye kadar da devam edecektir. O yüzden iman veya inkar konularını zaman zaman gündemimize almak yerine her daim gündem yapmamız lazım gelen bir mesele olduğuna inanıyorum. Yazdığımız, çizdiğimiz, dile getirdiğimiz hemen her cümlenin başına da sonuna da ya imanı ilave edeceğiz ya da küfre düşme konusunu işleyeceğiz.
Cennet veya cehennem ile nihayete erecek olan varoluş nedenimiz iman veya inkar ile gerçekleşecektir. Bu varoluşsal sorun tam anlamıyla çözülmeden yani kişinin iman ettiği veya inkara kalkıştığı net bir şekilde ortaya konulmadan hiçbir sorunun varlığı da önemi de ehemmiyeti de kalmıyor. Ben evvela kendimi düşünmek, kendimi kurtarmak durumundayım. Ben iman ettikten sonra kimseler bana zarar veremeyecektir. Ve yine ben inkara kalkıştığım vakit de kimseler beni hidayete getiremeyecektir.
İman Etmek veya Küfre Düşmek
İslam son ilahi dindir. Hükümleri kıyamet gününe kadar değişmeyecek, değişikliğe de uğramayacaktır.
Yayınlanma :
05.10.2025 15:34
Güncelleme
: 05.10.2025 15:34


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: