.

Gazze şeridinde sırf kahhar olan Allah’a iman ettikleri için bir avuç Müslüman, tüm medeni(!) dünyanın gözü önünde büyük bir katliam ve soykırıma uğramaktadır. Bu soykırımın bu katliamın bu yok sayılmanın, bu kör ebe oyununun daha ne zamana kadar devam edeceğini kestirmek de pek mümkün değildir. 

Bu esaretten kurtulmaları için ya Müslümanların uyanacakları gerekiyor ya da medeni(!) denilen insanların insafa gelmeleri gerekiyor. Medeni(!) denilen insanların insaftan nasibini almadıkları herkesin malumu olduğuna göre…

İsrailli Yahudilerin; Gazzeli Müslümanların çocuklarını ve kadınlarını kendilerine benzetme, hizmetinde kullanma yani köleleştirme, dinlerini değiştirme, çizdikleri yolda yürütme, istedikleri giysiyi giydirme gibi bir ümide sahip olmuş olsalardı büyük ihtimalle bu yolu denemeye çalışacaklardı. Ancak Kur’an ve sünnetle büyüyen bir nesli değiştiremeyeceğine kani oldukları için soykırımı sürdürmeye çalışıyorlar. Çünkü vahiyle yoğrulan bu toprakların çocukları birer Musa (a.s.) olmaya namzettirler.

Müslümanların çocuklarını kendilerine benzetemedikleri ve kadınlarını hizmetlerinde kullanamadıkları için soykırıma uğratarak öldürmeyi seçiyorlar. 

Ateşli silahların icat edildiği tarihten bu yana Gazze, bombanın belki de en fazla kullanılan bir yer haline dönüştüğüne şahit olmaktayız. Siyonistler eski bombaların kullanılmasıyla yetinmiyorlar, yeni icat ettikleri bombaları devreye sokmaktan da çekinmiyorlar.

Bu meseleyi musadenizle şöyle bir örnek üzerinden anlaşılır kılmak istiyorum. İslam şeriatı ile yönetilen bir ülke düşünün, Yahudi veya Hristiyan bir ülkeye her gün saldırıyor. Kadın, çocuk ve yaşlı demeden önüne gelen her insanı öldürüyor. Evlerini talan ediyor. Mallarını yakıyor. Arazilerini müsadere ediyor. Taş üstünde taş bırakmadan bombalıyor her yeri. Bunun için gece demiyor gündüz demiyor, vahşetin zirvesinde uçuyor. 

Var olan Hristiyan alemi böylesi bir durum karşısında ne derdi ne yapardı, nasıl davranırdı acaba? İçimizde barınmakta olan ateistlerin bu konuyla ilgili tavırlarını da merak ediyorum doğrusu.

Eskiden devletlerin başkanları kendi teb'alarını zalimlerin karşısına çıkarmak, savaştaki yerlerini aldırmak için büyük çaba sarf ederlerdi. Hatta bunun için büyük vaatlerde yani ucu bucağı görünmeyen arazi bağışında dahi bulunurlardı.

Şimdilerde devletlerin başkanları savaşa çıkmak isteyen teb'alarını dindirmek, susturmak ve Müslümanlara yönelik gerçekleşen zulüm ve katliamları görmezden gelmek için büyük çaba sarf ediyorlar. Okus pokus diyerek sihirli oyunlar sergiliyorlar kendi vatandaşlarına karşı. Her türlü ipte başarılı cambazlıklar gerçekleştiriyorlar. Bol kepçeden kına kullanmaktan da çekinmiyorlar.

Son demlerde Müslümanlar, yaklaşık bir asırdır kaybettikleri cesaretlerini toplamaya başladıklarını söyleyebiliriz. Dünya’nın hemen her yerinde direniyorlar ve var olduklarını ispatlamaya çalışıyorlar. Bu vesileyle özerlerine serpiştirilmiş olan yüzyıllık toprağı da silkelemekle meşguller.

Dünya Müslümanları; Hristiyan aleminin kanun ve kurallarıyla, şekil ve yöntemleri ile yönetilmeye devam ettikleri müddetçe Gazze ve diğer mazlum halklar gibi ağlamaya, sızlanmaya, bombalanmaya ve öldürülmeye devam edeceklerdir.

Ancak ne zaman ki dünya Müslümanları İslâm şeriatı ile yönetilirler ise kendi şekil ve yöntemlerine dönerler ise güleceklerdir. Bombalanmaktan da esaret altında yaşamaktan da öldürülmekten de kurtulacaklardır. Müslümanları Müslümanlara ait bir sistem ancak kurtarır.

Hasbunallahi ve ni’mel vekil.

En son Almanya’da gerçekleştirilmek istenen menfur olaya (Kur’an’ı yakma girişimine) yapılan müdahale Mü’minler için bir gurur kaynağı oldu. Daha öncesinde Kudüs’e gidip Yahudi askerlerin boğazına bıçak saplayan Şehit Hasan Saklanan Haca gibi.

Sanırım bundan böyle Müslümanların kutsallarına saldırmak isteyen kafirler durup üç kez düşünmek zorunda kalacaklar. Bu da gelecek açısından son derece umut verici bir durum. Kafirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.

Özgürlüğün tarifini yanlış yapınca Gazze tutsak, tüm dünya özgür oluyor(!)

O yüzden Gazze’de direniş var. 

Gazze’de topyekun bir kıyam var.

Gazze’de sancağı yere düşürmeme mücadelesi, yarışı var.

Gazze’de hak ve batılın çarpışması var. Dünya silahlarına yeri geldiği zaman terlikle, yeri geldiği zaman da yalın ayakla çıkma var.

Gazze’de dünyanın tüm ceberrut ülkelerine karşı eşi benzeri görülmemiş bir başkaldırı var.

Gazze’de akla hayale gelmeyen bir savaş, bir varoluş var.

Gazze’de kafirler için ölüm, Müminler için şehadet var.

Oysaki Gazze özgür ve tüm dünya tutsak.

Sefere çıkmak için dua edeceğiz. Seferde iken şehadete erişmek veya zafere ulaşmak için de dua edeceğiz. 

Tepemizden Allah’ın yardımının inmesi için dua edeceğiz. Ayaklarımızın sabit kalması için de dua edeceğiz. O'nun yardımına erişmek, yardımıyla ayakta kalmak ve direnmeyi kolaylaştırmak için de dua edeceğiz.

Dua olmadan işlerimiz selametle yürümeyeceğine inanmak zorundayız. Selamete erişmek için de dua edeceğiz.

Bizler yaptığımız dua kadarız.