Çerkes Sürgünü’nün 161. Yılı: Bir Halkın Sessiz Çığlığı Hâlâ Yankılanıyor
Tarih boyunca özgürlüğü, onuru ve bağımsızlığı için mücadele eden Çerkes halkının uğradığı zulüm ve sürgün, aradan geçen 161 yıla rağmen hâlâ tazeliğini koruyor. Çarlık Rusyası'nın emperyalist yayılma politikaları doğrultusunda gerçekleştirilen ve milyonlarca insanın ölümüne ya da vatansız kalmasına yol açan Çerkes Sürgünü, bu yıl da Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede anma törenleriyle hatırlanıyor.
Kafkasya’da Başlayan Acı Hikâye
Tarihin en kadim halklarından biri olan Çerkesler, Karadeniz kıyılarında, bugün "Çerkesya" olarak anılan topraklarda yüzyıllarca kendi özgün dil, kültür ve yönetim geleneklerini yaşatarak bağımsız bir şekilde varlıklarını sürdürdü. Ancak Rusya’nın sıcak denizlere inme stratejisi kapsamında Kafkasya'yı hedef alması, bu halkın trajedisinin başlangıcı oldu.
1556 yılında başlayan Rus-Kafkas Savaşları, tam 308 yıl sürdü. 1800’lü yıllardan itibaren Çarlık Rusyası, Kafkasya’da etnik temizlik ve demografik değişim politikalarını devreye sokarak, bölgedeki yerli halkı sistematik olarak yok etmeye ya da yerinden etmeye başladı.
“Ya Orduya Katılın, Ya Göç Edin”
Ruslar, özellikle Çerkesleri hedef aldı. Teslim olanlara iki seçenek sunuldu: Çarlık ordusuna katılmak ya da göç etmek. Göç edenlerin kaderi ise ölümle sonuçlanacak bir yolda yazıldı. Ekili alanlar ve hayvanlar yakılıp yok edildi, açlık ve salgın hastalıklar yaygınlaştı.
1864 yılında, sayıca çok üstün Rus kuvvetlerine karşı Çerkeslerin verdiği son büyük direniş Kbaada (bugünkü adıyla Krasnaya Polyana) bölgesinde yaşandı. Bu savaşın ardından Ruslar, Çerkes halkını kitlesel şekilde sürgüne göndermeye başladı.
500 Bin Kayıp, Parçalanmış Hayatlar
Savaş sonrası hayatta kalan Çerkesler, yanlarına alabildikleri birkaç eşyayla Karadeniz kıyılarına götürüldü. Buradan Osmanlı gemileriyle Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu'ya dağıldılar. Ancak yolculuklar sırasında açlık, hastalık ve deniz kazaları nedeniyle yaklaşık 500 bin Çerkes hayatını kaybetti.
Bugün, sadece 700 bin Çerkes anavatanında yaşarken, diasporadaki sayıları 5 milyonu buluyor. Türkiye, yaklaşık 3 milyon Çerkes nüfusuyla dünyanın en büyük Çerkes diasporasına ev sahipliği yapıyor.
Sistematik Bir Sürgün Planı
Tarihçiler, bu olayın Çarlık Rusyası tarafından uzun süreli bir planlamayla gerçekleştirildiğini vurguluyor. Sürgün edilmeyen Çerkesler, bilinçli olarak Rus Kazak köylerine dağıtılarak asimilasyona uğratıldı. Bu yönüyle, Çerkes Sürgünü sadece bir savaş sonucu değil, halkın kimliğini yok etmeye yönelik organize bir operasyon olarak değerlendiriliyor.
Her Yıl Gözyaşlarıyla Anılıyor
Çerkes Sürgünü, her yıl 21 Mayıs'ta Türkiye’de ve dünyanın çeşitli bölgelerinde anılıyor. Özellikle İstanbul Beşiktaş, Samsun kıyıları ve Kocaeli Kefken açıkları anma etkinliklerine sahne oluyor. Nart ateşlerinin yakıldığı, mezar taşı nöbetlerinin tutulduğu, “Sürgün Andı”nın okunduğu törenlerde Çerkes halkı bir kez daha atalarını saygıyla anıyor, tarihsel hafızalarını diri tutuyor.
Tarihten Ders Almak, Unutmamakla Mümkün
Çerkes Sürgünü, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak hafızalardaki yerini koruyor. Tarihin bu trajik sayfasını unutmamak, benzer acıların tekrarlanmaması için büyük önem taşıyor. 161 yıl önce vatanlarından koparılan bir halkın sessiz çığlığı hâlâ dünya kamuoyuna vicdan çağrısı yapmaya devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: